Terörizm, dünyada sadece belirli bölgelerde görülen lokal bir problem değil, tüm dünya coğrafyasında görülmüş ve görülmekte olan bir insanlık problemidir. Dolayısıyla, terörizm sadece sınırlı bazı ülkelerin sorunu değil, tüm dünyanın ortak sorunudur.
Terör örgütleri, tipik olarak kar amaçlı kurulmuş örgütler değillerdir. Daha çok siyasi, ideolojik, dini amaçlarla faaliyetlerini sürdüren ve gerekirse bunun için şiddet, korkutma ve yıldırma yöntemlerine başvuran örgütlerdir. Ancak, gün geçtikçe terörist faaliyetler ile organize suç faaliyetleri benzerlik göstermeye başlamışlardır. Çünkü birçok olayda, teröristlerin kar merkezli gruplar gibi hareket ettikleri gözlemlenmektedir. Dünyada bunun birçok örneklerine rastlanılmaktadır. Terör örgütleri ellerinde bulunan karaparanın aklanmasında uyuşturucu kaçakçılarının yöntemleri ve yeteneklerinden azami derecede faydalanmaktadır.
Terörist örgütleri finansmanlarını esas olarak başta uyuşturucu kaçakçılığı olmak üzere illegal faaliyetlerden elde etmektedirler. Bir terör örgütünün finansmanını hangi yoldan sağladığı, örgütün ideolojisine ve çapına göre değişkenlik göstermektedir. BM kaynaklarına göre yıllık küresel getirisi 500 milyar doları bulan uyuşturucu kaçakçılığı, her suç organizasyonu için olduğu gibi, terörist organizasyonlar için de çok cazip bir finansman kaynağıdır.
Geçtiğimiz yıllarda bazı devletler terör örgütlerini finansal olarak desteklemiş, silah, doküman, eğitim, lojistik yardımında bulunmuş ve söz konusu organizasyonlara topraklarını kullanma izni vermiştir. Ancak özellikle 11 eylül sonrasında terörist organizasyonların finansal kaynaklarının uluslararası alanda yoğun bir inceleme altına alınması ve terörizmi destekleyen ülkelere karşı kınama kampanyası başlatılması neticesinde örgütler kendilerini finanse etmek amacıyla uyuşturucu kaçakçılığı olmak üzere diğer bir çok illegal faaliyetlere yönelmişlerdir
Ayrıca terörist organizasyonları destekleyen sivil toplum kuruluşlarının mali yardımlarını kesmesi ve uluslararası alanda terörist organizasyonların mal varlıklarına karşı etkili yasal önlemler alınması da, terör örgütlerinin önümüzdeki dönemlerde uyuşturucu kaçakçılığına daha fazla karışması sonucunu da beraberinde getirecektir.
Terörist örgüt mensupları ile uyuşturucu kaçakçıları arasında sürekli bir ilişki mevcuttur. Bu ilişkiler, terör örgütleri tarafından, uyuşturucu kaçakçıları için gerekli imkan ve olanakları sağlamadan başlayarak, doğrudan uyuşturucu kaçakçılığıyla iştigal etmeye kadar varmaktadır. Dolayısıyla, bu ilişkiden her iki tarafta yararlanmaktadır. Uyuşturucu kaçakçıları teröristlerin örgütsel yapılanma yöntemleri, silah tedarikleri ve gizli örgütlere giriş imkanlarından yararlanmaktadır. Terörist örgütler ise, uyuşturucuyu bir gelir kaynağı olarak kullanmakta ve elde edilen karaparanın aklanmasında uyuşturucu kaçakçılarının yöntemleri ve yeteneklerinden azami derecede istifade etmektedir. Uyuşturucu kaçakçıları ise terörist organizasyonlar tarafından kontrol edilen büyük alanlarda onlarla işbirliği yapmaları halinde güvenle hareket edebilmektedir.
Yapılan tahkikatlar ve alınan bilgiler; PKK-KONGRA-GEL-KADEK terör örgütünden başka ASALA, TKPL/ML ve DHKP/C gibi terör örgütlerinin de faaliyetlerini finanse etmek amacıyla uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını göstermektedir.
1980’li yıllarda Türk Yurtdışı misyon görevlilerine yönelik saldırıları ile dikkat çeken ASALA terör örgütünün, etnik yakınlık nedeniyle uyuşturucu kaçakçısı olarak kaydı bulunan CANTÜRK organizasyonu tarafından desteklendiği, CANTÜRK’lerin çok sayıda ASALA mensubu ile ilişki içerisinde olduğu tespit edilmiştir.
DHKP/C örgütünün de, faaliyetlerini devam ettirebilmek için yasadışı yollardan gelir temin ettiği bilinmektedir. Örgütün uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yaptığı, örgütsel ilişkileri ve alt yapısını kullanarak bu yolla büyük paralar elde ettiği değerlendirilmektedir. 18.04.1995 tarihinde İstanbul ilinde yurt dışına çıkma hazırlığı içinde bulunan DHKP/C örgüt mensupları 10 kg. eroin ile birlikte yakalanarak göz altına alınmışlardır. Devam eden operasyonel çalışmalar ve şahısların sorgulanması sonucu uyuşturucunun yurt dışına pazarlanarak örgüte gelir temin edileceği ve bu durumdan örgüt üst düzey kadrosunun da haberdar olduğu öğrenilmiştir.
Mersin ilinde 22.09.1998 tarihinde gerçekleştirilen operasyon sonucu 602 kg. 603 gr. kokain maddesi ele geçirilmiş olup olayla ilgili olarak 8 sanık göz altına alınmıştır. Olayın birinci sanığının THKP/C DEV-YOL örgütünün Adana İl Genel Sorumlusu olduğu, ikinci sanığın, THKP/C DEV-YOL örgütünün üyesi, üçüncüsünün Zaza Kadir kod adıyla THKP/C DEV-YOL örgütü mensubu olduğu, THKP/C DEV-YOL örgütüne ait silahları naklederken tutuklandığı anlaşılmıştır.
Ulusal Güvenlik Kuvvetlerince PKK-KONGRA-GEL-KADEK, ASALA, TKP/ML ve DHKP/C terör örgütleriyle bağlantılı olduğu tespit edilen, 1984 yılından günümüze kadar gerçekleşen toplam 343 uyuşturucu madde kaçakçılığı olayına ilişkin istatistikler aşağıya çıkarılmıştır.
Terörist örgütler, örgütün uyuşturucu kaçakçılığı faaliyetlerini mümkün olduğunca toplumdan gizlemektedirler. Çünkü uyuşturucu kaçakçılığı tüm toplumlar tarafından bir insanlık suçu olarak kabul edildiğinden örgütün imajını zedelemekte ve propaganda faaliyetlerinin başarısızlıkla sonuçlanmasına yol açmaktadır. Uyuşturucu kaçakçılığı aynı zamanda örgüte destek sağlayan ülkelere de olumsuz bir imaj bırakmakta ve söz konusu ülkeler terör örgütlerini desteklerken çekimser davranmaktadırlar. Uyuşturucu faaliyetlerine karışan örgütler uluslararası kamuoyunun desteğini de kaybetmektedir.
Türkiye geçmişte ve günümüzde terör örgütlerinin eylemlerine hedef olmuştur. Başarıyla yürütülen mücadeleler neticesinde, terör örgütlerinin uyuşturucu madde kaçakçılığının her safhasında (imalat/ taşıma/ aracılık/ satış/ sokak satıcılığı v.b.) yer alarak finansal destek sağladıkları tespit edilmiştir. PKK-KONGRA-GEL-KADEK terör örgütünün uyuşturucu suçlarına karıştığını uluslararası raporlar, Türkiye’de gerçekleştirilen uyuşturucu madde operasyonlarında yakalanan şahısların ifadeleri, terör örgütleri ile bağlantılı suç kayıtları, örgüte ait sığınak/hücre evlerinde ele geçirilen uyuşturucu maddeler ve dokümanlardaki uyuşturucu alış verişinin para kayıtları açıkça ortaya koymaktadır. 2002 ve 2006 yılları içerisinde Türkiye’de yapılan operasyonlarla da PKK-KONGRA-GEL-KADEK terör örgütünün, uyuşturucu kaçakçılığı yapmaya devam ettiği teyit edilmiştir.
PKK-KONGRA-GEL-KADEK terör örgütünün de uyuşturucu madde kaçakçılığı yaptığı, Abdullah ÖCALAN, Şemdin SAKIK gibi örgütün yakalanan eski en üst düzey yöneticileri tarafından bizzat itiraf edilmiştir. Abdullah ÖCALAN İmralı adasında yargılanırken Mahkeme Başkanının sorusu üzerine, örgütün parasının 200 milyon dolar civarında olduğunu söylemiştir. Örgütün uyuşturucu ticareti yapıp yapmadığı şeklindeki soruyu yanıtlarken de Öcalan, örgütün uyuşturucu kaçakçısı ailelerden para tahsilatı yapıldığını, sınır bölgelerinde gerçekleşen kaçakçılık olaylarında, komisyon adı altında örgüte para temin edildiğini ifade etmiştir.
TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve beraberindeki heyet Diyarbakır Cezaevi’nde mahkûmlarla görüşürken, Şemdin Sakık’la da bir görüşme yapmışlardır. Sakık, günümüze de ışık tutan şu çarpıcı bilgileri aktarmıştır: “Bizim paramızın kaynağı uyuşturucu kaçakçılığındandı. Türkiye-Orta Doğu eksenindeki uyuşturucu kaçakçılığından PKK ve Apo, hep önemli pay aldı. Bu paralarla da silah satın aldık.
Yapılan tahkikatlar ve alınan bilgiler; PKK-KONGRA-GEL-KADEK terör örgütünden başka ASALA, TKPL/ML ve DHKP/C gibi terör örgütlerinin de faaliyetlerini finanse etmek amacıyla uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını göstermektedir.
1980’li yıllarda Türk Yurtdışı misyon görevlilerine yönelik saldırıları ile dikkat çeken ASALA terör örgütünün, etnik yakınlık nedeniyle uyuşturucu kaçakçısı olarak kaydı bulunan CANTÜRK organizasyonu tarafından desteklendiği, CANTÜRK’lerin çok sayıda ASALA mensubu ile ilişki içerisinde olduğu tespit edilmiştir.
DHKP/C örgütünün de, faaliyetlerini devam ettirebilmek için yasadışı yollardan gelir temin ettiği bilinmektedir. Örgütün uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yaptığı, örgütsel ilişkileri ve alt yapısını kullanarak bu yolla büyük paralar elde ettiği değerlendirilmektedir. 18.04.1995 tarihinde İstanbul ilinde yurt dışına çıkma hazırlığı içinde bulunan DHKP/C örgüt mensupları 10 kg. eroin ile birlikte yakalanarak göz altına alınmışlardır. Devam eden operasyonel çalışmalar ve şahısların sorgulanması sonucu uyuşturucunun yurt dışına pazarlanarak örgüte gelir temin edileceği ve bu durumdan örgüt üst düzey kadrosunun da haberdar olduğu öğrenilmiştir.
Mersin ilinde 22.09.1998 tarihinde gerçekleştirilen operasyon sonucu 602 kg. 603 gr. kokain maddesi ele geçirilmiş olup olayla ilgili olarak 8 sanık göz altına alınmıştır. Olayın birinci sanığının THKP/C DEV-YOL örgütünün Adana İl Genel Sorumlusu olduğu, ikinci sanığın, THKP/C DEV-YOL örgütünün üyesi, üçüncüsünün Zaza Kadir kod adıyla THKP/C DEV-YOL örgütü mensubu olduğu, THKP/C DEV-YOL örgütüne ait silahları naklederken tutuklandığı anlaşılmıştır.
Ulusal Güvenlik Kuvvetlerince PKK-KONGRA-GEL-KADEK, ASALA, TKP/ML ve DHKP/C terör örgütleriyle bağlantılı olduğu tespit edilen, 1984 yılından günümüze kadar gerçekleşen toplam 343 uyuşturucu madde kaçakçılığı olayına ilişkin istatistikler aşağıya çıkarılmıştır.
|
TOPLAM
|
OLAY
|
343
|
EROİN
|
3741 kg
|
ESRAR
|
21392 kg
|
KENEVİR
|
2.484.003 kök
|
2127 kg
|
BAZMORFİN
|
4305 kg
|
ASETİK ANHİDRİT
|
26190 kg
|
KOKAİN
|
710 kg
|
AFYON SAKIZI
|
8 kg
|
EROİN ARTIĞI
|
19 kg
|
SENTETİK TABLET
|
297.412 adet
|
SODYUM KARBONAT
|
1080 kg
|
İMALATHANE
|
2 adet
|
Özet olarak, terörizmle mücadelenin tek yönlü olarak yapılamayacağı gibi, uluslar arası uyuşturucu kaçakçılığı da tek taraflı mücadele edilemeyecek kadar birbiri ile ilişkili hale gelmiştir. Bu bakımdan ülkelerin, meseleyi sadece bir tarafından ele almaları etkin bir mücadele için yeterli değildir. Özellikle, Türkiye’nin üzerinde bulunduğu coğrafyada bulunan önemli uyuşturucu rotaları kullanılarak, Afgan kaynaklı uyuşturucular Avrupa ülkelerine ve hatta Amerika ve kanada gibi ülkelere kaçırılmaktadır. Türkiye, bölgesinde gerek mücadele gerekse eğitim alanında iyi bir örnek oluşturmaktadır. UNODC uyuşturucu raporlarına bakıldığında Türkiye’nin tüm AB üye ülkelerinin toplam yakalama miktarının tamamına yakın eroin yakaladığı görülecektir. Bunun yanında, UNODC ile işbirliğinde kurulan Uyuşturucu ve Organize Suçlara Karşı Türkiye Uluslar arası Akademisi (TADOC), birçok bölge ülkesi ve Türkiye’nin ikili anlaşması bulunan diğer birçok Dünya ülkesi için eğitim sunmaktadır.
İşte burada üzerinde hassasiyetle durulması gereken konu, terör örgütlerinin tüm ülkelerce terör örgütü olarak tanınması, terör faaliyeti gösterdikleri ülkeler dışında kalan ülkelerde değişik dernek, vakıf benzeri yapılanmalarla barınmalarına izin verilmemesi ve bu alanda uluslar arası işbirliği gösterilmesidir. Çünkü, uyuşturucu ve terör birbirinden ayrılmaz parçalardır. Global bir mücadele için, her iki alanda da yakın işbirliği kaçınılmaz gerekliliktir.
Kaynak : Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı, 1.Sınıf Emniyet Müdürü Ahmet PEK
 |